ÇIKTI

2012'nin okuduğum ilk kitabı oldu Satranç. Son haftalarda oldukça sık bahsettiğimiz, adını duyduğumuz kitabı bilinçli bir tercihle yılın okuyacağım ilk kitabı olarak seçip yıl başının geçmesini beklemiştim.İyi ki de öyle yapmışım.2 Ocak'ta yüzünü gösteren güneşle beraber kahvemi yudumlarken cafede başladığım bu kitabı 2 saat sonra bitirmiş olarak cafeden ayrıldım. Sindire sindire okumak isteyişime rağmen bir solukta okuyup bitirdim. Kitabın içeriğine gelince; Stefan Zweig eşiyle beraber ölmesinden hemen önce tamamlamış Satranç'ı. Satır aralarına, betimlemelerine, kişileştirmelerine gömmüş o dönem ki ruh halini. Aslında pek gömmemiş, belki biraz süslemiş, önüne bir kaç eşya çekmiş o kadar. Stefan Zweig Satranç metaforunun ardına bunalımını, bir dönemin stratejilerini, baskının beyni üzerindeki oyunlarını gizlemiş. Bunu öyle bir ustalıkla yapmış ki, birbirinden ayrı üç küçük öyküyü, edebi bir zenginlik ve yalın, akıcı bir dille harmanlayıp derdini sunmuş. Hayalet Yazar filminde baş rolü oynayan yazar bir karede "tüm kelimeler var, sadece yalnız düzendeler" diyordu. Zweig işte bu sıralamayı çok iyi yağmış. Olayı, karakter tahlillerini, ruh hallerini, anlatmak istediğini en uygun kelimelerle, olabildiğince net ve kısa anlatmış. 70 sayfalık dev bir eser yaratmış. Okunması gereken bir baş yapıt. Hem keyif veren, hem bilgilendiren, zekasına, kurgusuna hayran bırakan bir kitap Satranç. İtiraf etmeliyim ki, kıskandığım eserlerden biri. Stefan Zweig ile henüz tanışma fırsatım oldu. Bu kadar geciktiğim için dünden beri hayıflanıyorum. Diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumalıyım. Sizde kendinizi ödüllendirin ve ne kadar övülse az gelen Can Yayınlarının Ayşe Sabuncuoğlu çevirisindeki bu kitabı alıp okuyun, hatta yorumlarınızı da buraya ekleyin. Kitabın etiket fiyatı sadece 7.50 tl, internet sitelerindeki satışlarda bu 5-6tl'ye kadar inebiliyor. İçinden bir kaç cümlesini yazacağım bu kitabı okurken, tadına varacağınız edebiyat keyfi için bana teşekkür edeceksiniz, biliyorum. Hiçlik işkencesine uğrayan Dr. B.'nin hikayesini, takdire şayen zekasını, hayata tutunma taktiklerini ve Czentovic karakterini unutamayacaksınız. Şimdiden keyifli okumalar;) *Bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar, özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar. *Bu insan, bu akıl insanı, aklını kaçırmadan on, yirmi, otuz, kırk yıl boyunca bütün düşünme gücünü tekrar tekrar aynı gülünç amaca yöneltir; bir tahtanın üzerinde tahta bir şahı köşeye sıkıştırmak! *Siyah olan ben, beyaz olan benin yapacağı hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.